Hayatta bir çok olayın bir nedeni yoktur ama yine de sorgularsınız.Ya da cevabını bildiğiniz halde sorgularsınız. Hayat çok garip bilseniz de bilmeseniz de sorgulamanız şarttır aslında.
Kafamda o kadar çok soru varki anlatamam. Mesela.. Safiye Soyman neden Faik bey ile halen beraber ? Bir insan kendini rezil ettiği halde niye halen o insanı çeker ki ? Sizce bu sevgi mi ? Sanatçılar neden heryerini yaptırma gereği duyuyor ? Aynada bakılınca hortlak görmek moda mı oldu ? Neden hep sevenler terkediliyor ? Aşkın kanunu kim yazmış ? Ya da böyle birşey var mı ? İnsan birinden nefret ederken güzel yanlarını da hatırlarken "ayyyyy.." diyorsa o nefret yalancı mı ? Neden genellikle kızlar, kadınlar hep darp ediliyor ya da tacize uğruyor ? Siyaset dediklerini şey olmayacakları vaat etmekten ibaret mi ? Neden Türk'lere hala barbar gözüyle bakılıyor ? Özür dilemek çok mu zor ? Bi' ara Ajdar vardı hani nerde ? Neden yabancı ülkelerdeki yarışmaları , reklamları kopyalayıp insanlara sunuyoruz ? Bizim beynimiz yok mu ? Bi' ara BBG yarışması vardı.Ona benzer bir kaç tane daha yarışma yapıldı.Bütün insanları aynı eve toplama çabası neden ? Yaz gelince kadınlar,kızlar neden ne giyeceğini şaşırmış gibi etrafta dolaşıyor ? Neden gardolabına bakıldığında "ne giysem?" diye düşünülüp durulur ? Neden bu ülkede bir kesim çok zenginken diğer kesim çok yoksul ? Neden gençler sesini duyarmaya çalıştığında ya da herhangi bir düşünce ifade edileceği zaman orantısız güç kullanılıyor ? Neden insanlar bu kadar duyarsız , yalancı , sahtekar olmayı seviyor ? Neden eleştiri ile hakaret birbirine çok karıştırılıyor ? Neden Tom&Jerry'i eskisi gibi seyredemiyoruz ? Neden Hugo yayından kalktı ? Neden türk dizilerinin her bölümü milyon saat sürüyor ve özet dedikleri şey aslında bölümün kendisi oluyor ? Neden dizilerde başka senaryolar göremiyoruz ? Bizim neyimiz eksik acaba ? İnsanoğlu neden nankör ? Neden çok istenilen şeyler bazen gerçekleşmez ?Bu sapıkların, katillerin sayısı neden arttı ? Neden öğrenciler koyun gibi her sınava girmek zorunda ? Çok bilen insan neden hep çok susturulan insan olur? Bu ülkenin Aydınları nerede ? Neden kadınlar mağdur olurken seslerini duyurmak için televizyona çıkmak zorunda ?
Aslında daha kafamda birçok soru vardı da.. Siz şimdilik bunları düşüne durun.. =))
Dilek Nur Çelik'in Kaleminden "Hayat"

Ben de yazıyorum artık yazıyorum , yazacağım.
30 Mayıs 2011 Pazartesi
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Iskelede Yarıs
Hayatta hep bir yarış içerisindeyiz aslında.Zamana karşı yarışıyoruz.Hepsinin dışında bir de iskele de yarış var. Ne diyorum ben ? Hemen açıklıyayım. Geçen Eminönü iskelesinde gemi bekliyorum.(Her zaman olduğu gibi.) Neyse kapılar kapılı geminin gelmesine 15 dakka filan var.Millet doluşmaya başladı.Ve birbirini itmeye başladı.Öne geçme çabası var bizim millette.Bu heryerde var aslında sınavlarda dahi öne geçme çabası , hırsı bürümüş milletin içini.Neyse..
Baktım gemi yanaşıyor.Ben bir köşedeyim bu arada ortada bekleyemiyorum ezilirim filan ne olur ne olmaz. Görevli iyilik olsun diye kapıyı açıp güvenlik bantını taktı. İçeriye hava geldi.Sıcak havada bir serinlik, bir rahatlık yarattı.Yaptığı iyiliğin farkındaydı.Gemi yanaşırken gemideki güvenlik bantlarını daha kaldırmadan sürme iskele koyulmadan adamın teki bantı açtı iskeleye doğru bir sıçrama yaptı.Bunu gören görevli "Napıyorsun hemşerim ? Az bekleseydin yaaa !" der gibi bakıyordu.Ama o öyle bakarken adamın peşinden yarıştaymışçasına arka arkaya sıçrayanlar çok oldu.Bir tane çocuk araya sıkışıyordu az kalsın..
Gemi boşaldı.Tek tük çıkanlar vardı gemiden..Onlarında çıkmasını bekliyorduk ki bizim güvenlik bantını bir çocuk açtı ve gemiye doğru ilerlemeye başladı.Arkasından yine insanlar akın akın ilerlerken görevli amca "Keşke bantı takmasaydım ! Keşke kapıyı açmasaydım!" dercesini milleti şaşkınlık ve kızgınlıkla izliyordu. Ben de gidip gitmemek arasında kalmıştım...
Sahi ben bu milleti anlamıyorum gerçekten.Binerken acele ediyorlar. Sonra inerken acele ediyorlar.Sürekli acele ediyorlar..Hadi sıçrayan amcaları ,kızanları geçtim topuklu ablaları , bastonlu teyzeleri görmelisiniz. Sanki harp çıktı da bir yerden kaçıyorlar gibi itekleye itekleye gidip kalabalığın arasından atlıyorlar , sıçrıyorlar..
Belki hayatta bazı sebepler dolayısıyla yarışırım her türlü amaa..Tek bildiğim şey benim hiç bir zaman iskelede yarışmayacağım..
Baktım gemi yanaşıyor.Ben bir köşedeyim bu arada ortada bekleyemiyorum ezilirim filan ne olur ne olmaz. Görevli iyilik olsun diye kapıyı açıp güvenlik bantını taktı. İçeriye hava geldi.Sıcak havada bir serinlik, bir rahatlık yarattı.Yaptığı iyiliğin farkındaydı.Gemi yanaşırken gemideki güvenlik bantlarını daha kaldırmadan sürme iskele koyulmadan adamın teki bantı açtı iskeleye doğru bir sıçrama yaptı.Bunu gören görevli "Napıyorsun hemşerim ? Az bekleseydin yaaa !" der gibi bakıyordu.Ama o öyle bakarken adamın peşinden yarıştaymışçasına arka arkaya sıçrayanlar çok oldu.Bir tane çocuk araya sıkışıyordu az kalsın..
Gemi boşaldı.Tek tük çıkanlar vardı gemiden..Onlarında çıkmasını bekliyorduk ki bizim güvenlik bantını bir çocuk açtı ve gemiye doğru ilerlemeye başladı.Arkasından yine insanlar akın akın ilerlerken görevli amca "Keşke bantı takmasaydım ! Keşke kapıyı açmasaydım!" dercesini milleti şaşkınlık ve kızgınlıkla izliyordu. Ben de gidip gitmemek arasında kalmıştım...
Sahi ben bu milleti anlamıyorum gerçekten.Binerken acele ediyorlar. Sonra inerken acele ediyorlar.Sürekli acele ediyorlar..Hadi sıçrayan amcaları ,kızanları geçtim topuklu ablaları , bastonlu teyzeleri görmelisiniz. Sanki harp çıktı da bir yerden kaçıyorlar gibi itekleye itekleye gidip kalabalığın arasından atlıyorlar , sıçrıyorlar..
Belki hayatta bazı sebepler dolayısıyla yarışırım her türlü amaa..Tek bildiğim şey benim hiç bir zaman iskelede yarışmayacağım..
9 Mayıs 2011 Pazartesi
Iett Maceraları Vol9854545415151.
Boşuna dememişler "İneklik-etme-taksi-tut." diye.Ama ben her gün o yola taksi tutsam içim sızlar verdiğim paraya .. Her gün yüklü miktarda para vermekten çökerim harbiden.Öğrenci bütçesi bu Sabancı'nın torunu filan da değilim yani.Neyse..
İett ortamına girdiniz mi bilmem ama her insan mutlaka bulunmuştur çok gariptir .Yani kelimelerin kifayetsiz kaldığı zamanlardan biri şuan nereden başlıyacağımı bilemedim.Biraz düşündüm ama galiba buldum . Tamam...
Fizik kurallarının uygulandığı yerdir İett arabaları. Mesela ; İtme-momentum , Isı ve Sıcaklık , Haldeğişimi , Genleşme , Kütle , Hacim , Kuvvet , Moment , Ağırlık Merkezi , İvmeli Hareket , Bağıl Hız , Sürtünme Kuvveti , Eylemsizlik , Enerji Korunumu , Basit Harmonik Hareket, Elektriklenme , Akım-Gerilim-Direnç , Üreteçler , Manyetik Kutuplar ..Bunlar ne diyorsunuz şimdi.Belki bildikleriniz de vardır ama merak etmeyin ben hepsini sizin için düşündüm ve kendimce açıklayacağım . Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim ki lisede fizikten zorlanacağımı bilseydim kesinlikle burnumun dibindeki okula gitmeyip İett ile ulaşabilceğim okulu tercih eder ve fiziği çok iyi kavrardım.
Şimdi sizden düşünmenizi isteyeceğim tek şey; Ağzına kadar dolu , nefes almanın bile zorlaştığı bir İett ortamı. Düşündüyseniz tek tek konuları anlatacağım. Bir fizik hocası kadar olmasa da anladıklarımı anlatmam da fayda buluyorum.
İlk konumuz İtme-Momentum.İtme bildiğiniz üzere bir nesneyi harekete geçirici kuvvet. Momentum ise fiziksel olarak bir nesnenin kütlesi ve hızının çarpımıdır. İett'de tutunuyorsunuz.Yeni binen yolcular sizin yanınızda tutunmak için sizi sağa sola hareket ettirmeyi deniyorlar ve "İtme" uyguluyorlar.Aynı zaman da "İtme" için gerekli olan bir konu da "Kuvvet"tir. Kuvvet kütle çarpı yer çekimi kuvvetidir. Sizi iteleyen kişi size kuvveti sayesinde bir "yerdeğiştirme" uygulatıyordur. Aynı zamanda "Momentum"da devreye girer. Kişinin kütlesi ve geliş hızıyla sallanır ; İtmesi ile yer değiştirirsiniz.
"Moment" Denge demektir.Arabanın yaptığı ani frenlerle eğer boşluktaysanız sağa sola sallanırsız. Bu olayda da "Moment" iş görür.Yani bulunduğunuz "Eylemsizlik" halini korumak isterseniz.Eğer şoför kaptırmış gidiyorsa ve aniden frene basarsa olduğunuz yer de sallanmanız "Eylemsizlik" , eğer kopup İett içinde uçuyorsanız yani aniden harekete geçtiyseniz"İvmeli Hareket" yapmış oluyorsunuz.
"Enerji Korunumu"na geldiğimizde ise otobüs çok kalabalık olduğundan var olan enerjinizi korumak için oturmak istersiniz.Bu kadar basittir. Ama oturamadınız diyelim.Tutacaklardan birine tutundunuz sağınız ve solunuzda sallanacağınız kadar boşluk var ve otobüs sabit hızlanan hareket yapıyor ise "Basit Harmonik Hareket " yaparsınız. Yani sağa ve sola eşit mesafede sallanırsınız.
"Sürtünme Kuvveti" ise yeni binen yolcuların otobüs içindeki yolcuların arasından geçmek için ilerlemeye çalıştığında size temas edip ve size karşı direnip geçmesi sırasında sizin oluşturduğunuz direnme kuvvetidir.
“Akım-Gerilim-Direnç” , “Üreteçler” , “Manyetik Kutuplar”. En sevdiğim konular bunlar. Zevkle açıklıyorum hemen.Otobüste şoförün fazla yolcu aldığı zaman otobüste yolculardan çıkan ve büyüyen küçük şiddetteki konuşma; "Akım" , şoförün ısrarla yolcu alması ile ortamda oluşan olaylarla sinirlerin zıpaması ; "Gerilim"dir."Direnç" ise Direnen ve arsızlık yapan şofördür.Bu olayı ilk başlatan yolcu yani üreten yani akımı ileten “Üreteç “tir. Yolcular arasında anlaşmazlık çıktığında ise pozitif ve negatif düşünen insanların oluşturduğu grup "Manyetik Kutup"tur.
"Isı-Sıcaklı"ğa geldiğimizde ise Otobüste oluşan havasızlık durumuna neden olan “Sıcaklık”tır.Sıcaklığın yükselmesidir.Sıcaklığın yükselmesi ile vücudunuzda meydana gelen ısınma ise "Isı"nın yükselmesindendir.
İşte olaylar bu kadar basit gençler.Neyse "Tükenmez kalem" dediğimiz kalemim tükendi. Ben bi' koşu Bakkal Cengiz amcadan kalem almaya gidiyorum. Beni bekleyin...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)