Dilek Nur Çelik'in Kaleminden "Hayat"

Ben de yazıyorum artık yazıyorum , yazacağım.
16 Ekim 2011 Pazar
2 Ekim 2011 Pazar
Fenerbahçe İbb Spor Maçı
Çok harika bir maçtı. Bir çok Gs ve Ts' li taraftarlara kapak olmuştur diye düşünüyorum.
"Şike şike şike" dedikçe gol şovu yapıyoruz. Utanın lan biraz! Utanın ve susun!
Neyse.. Velhasıl efendim İbb'yi İett bindirip yolladık.
Şimdi sırada kim varsa alalım. Yolculayalım.
"HEP DESTEK! TAM DESTEK !"
"Şike şike şike" dedikçe gol şovu yapıyoruz. Utanın lan biraz! Utanın ve susun!
Neyse.. Velhasıl efendim İbb'yi İett bindirip yolladık.
Şimdi sırada kim varsa alalım. Yolculayalım.
"HEP DESTEK! TAM DESTEK !"
29 Eylül 2011 Perşembe
Siz Hangi Sınıftansınız ?
Sınıf ayrımı yapan biri değilim.Hatta din , ırk ,dil ayrımı da yapmam. Ben insanlara insan mı diye bakarım yalnızca.Ama maalesef günümüzde insanlar ayrım yapmayı çok iyi beceriyorlar.
Nerden bu kanıya vardım ? Şöyle örnekler vereyim.Mesela.. Günümüzün sorunlarından işsizlik..İş başvurusunda bulunuyorsunuz "Biz size döneceğiz." diyorlar. Durun! Sakın umutlanmayın."Biz size döneceğiz." demek "Bu iş olmaz.Boşuna uğraşmışsın.Hadi sana güle güle." Demek..Kimler işe alınıyor ? Arkası sağlam olanlar tabi ki. Amcası dayısı şurda burda yüksekler de olanlar.. Karamsar mıyım ? Şuan evet.Sadece şuanlık.Çünkü elbette ki amcamın dayımın vs. torpil yapacağı bir durum yok lakin ben çabalamayı ve kazanmaya inanan biriyim.Çabalayacağım.Çabalayın!
Örneklere devam edelim. Mesela..Gün içerisinde eğer arabanız yoksa ya da varsa bile bazen toplu taşıma araçlarını kullanmışsınızdır mutlaka..Neyse ben çok kullandığım için mi ben dikkat ediyorum yoksa duyarlı olduğumdan mı bilemedim..Bizim kapımızın önündeki iett hattı araçları en az 30 senelik..Basamakları çürümüş.Oldukça gürültülü.Klimasız.Camları pas tuttuğundan açılmıyor.Evet şu kırmızı beyaz renkli zımbırtı arabalar işte ondan bahsediyorum.Şöyle bir bakıyorsunuz Ataşehir'de , Kadıköy'ün bazı arabaları , Beykoz'da vs. yani elit diyebileceğimiz kesime uğrayan arabalar gayet güzel. Klimalı.Yeni.Çevre dostu. Gürültüsüz.Kullanan kişi sayısı bizim hattı kulanan insanların yarısı kadar bile yoktur.Nedir bu ayrım ? Yılmadım dilekçe verdim.Şikayet ettim.Yeri gelince şikayet edin ! Hakkımızı alamasak da hakkımızı aramamız sessiz kalmamamız mutlaka bize olumlu bir şekilde geri döner.
Bir insan olarak size sorsam"hangi sınıftasınız ?" diye cevabınız ne olurdu ? Bana bu soruyu yöneltseler..A , B , C , D , E ,F sınıfları deseler.. İnsan cevap veremiyor değil mi ? Neden? Çünkü böyle bir durumu kabullenmek zordur. Yaşam şartları her ne kadar eşit olamasa da ülkede eşitlik bir şekilde sağlanmalı insanlar mağdur edilmemeli diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum ?
Eee tabi bunun için de sessiz kalmamak gerekir. Eğer ayrımın olmamasını savunuyorsanız hakkınıza razı olmaktan öteye gitmelisiniz.İtiraz etmelisiniz.Korkmamalısınız..F sınıfında değilsiniz ama A sınıfında da değilsiniz. B'de C'de hatta D'de bile değilsiniz.E sınıfı ? Hayır olamaz! Sınıf ayrımı yok ! Kendinizi ezdirmeyin ! Kendinize haksızlık etmeyin!
Nerden bu kanıya vardım ? Şöyle örnekler vereyim.Mesela.. Günümüzün sorunlarından işsizlik..İş başvurusunda bulunuyorsunuz "Biz size döneceğiz." diyorlar. Durun! Sakın umutlanmayın."Biz size döneceğiz." demek "Bu iş olmaz.Boşuna uğraşmışsın.Hadi sana güle güle." Demek..Kimler işe alınıyor ? Arkası sağlam olanlar tabi ki. Amcası dayısı şurda burda yüksekler de olanlar.. Karamsar mıyım ? Şuan evet.Sadece şuanlık.Çünkü elbette ki amcamın dayımın vs. torpil yapacağı bir durum yok lakin ben çabalamayı ve kazanmaya inanan biriyim.Çabalayacağım.Çabalayın!
Örneklere devam edelim. Mesela..Gün içerisinde eğer arabanız yoksa ya da varsa bile bazen toplu taşıma araçlarını kullanmışsınızdır mutlaka..Neyse ben çok kullandığım için mi ben dikkat ediyorum yoksa duyarlı olduğumdan mı bilemedim..Bizim kapımızın önündeki iett hattı araçları en az 30 senelik..Basamakları çürümüş.Oldukça gürültülü.Klimasız.Camları pas tuttuğundan açılmıyor.Evet şu kırmızı beyaz renkli zımbırtı arabalar işte ondan bahsediyorum.Şöyle bir bakıyorsunuz Ataşehir'de , Kadıköy'ün bazı arabaları , Beykoz'da vs. yani elit diyebileceğimiz kesime uğrayan arabalar gayet güzel. Klimalı.Yeni.Çevre dostu. Gürültüsüz.Kullanan kişi sayısı bizim hattı kulanan insanların yarısı kadar bile yoktur.Nedir bu ayrım ? Yılmadım dilekçe verdim.Şikayet ettim.Yeri gelince şikayet edin ! Hakkımızı alamasak da hakkımızı aramamız sessiz kalmamamız mutlaka bize olumlu bir şekilde geri döner.
Bir insan olarak size sorsam"hangi sınıftasınız ?" diye cevabınız ne olurdu ? Bana bu soruyu yöneltseler..A , B , C , D , E ,F sınıfları deseler.. İnsan cevap veremiyor değil mi ? Neden? Çünkü böyle bir durumu kabullenmek zordur. Yaşam şartları her ne kadar eşit olamasa da ülkede eşitlik bir şekilde sağlanmalı insanlar mağdur edilmemeli diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum ?
Eee tabi bunun için de sessiz kalmamak gerekir. Eğer ayrımın olmamasını savunuyorsanız hakkınıza razı olmaktan öteye gitmelisiniz.İtiraz etmelisiniz.Korkmamalısınız..F sınıfında değilsiniz ama A sınıfında da değilsiniz. B'de C'de hatta D'de bile değilsiniz.E sınıfı ? Hayır olamaz! Sınıf ayrımı yok ! Kendinizi ezdirmeyin ! Kendinize haksızlık etmeyin!
30 Mayıs 2011 Pazartesi
Neden ?
Hayatta bir çok olayın bir nedeni yoktur ama yine de sorgularsınız.Ya da cevabını bildiğiniz halde sorgularsınız. Hayat çok garip bilseniz de bilmeseniz de sorgulamanız şarttır aslında.
Kafamda o kadar çok soru varki anlatamam. Mesela.. Safiye Soyman neden Faik bey ile halen beraber ? Bir insan kendini rezil ettiği halde niye halen o insanı çeker ki ? Sizce bu sevgi mi ? Sanatçılar neden heryerini yaptırma gereği duyuyor ? Aynada bakılınca hortlak görmek moda mı oldu ? Neden hep sevenler terkediliyor ? Aşkın kanunu kim yazmış ? Ya da böyle birşey var mı ? İnsan birinden nefret ederken güzel yanlarını da hatırlarken "ayyyyy.." diyorsa o nefret yalancı mı ? Neden genellikle kızlar, kadınlar hep darp ediliyor ya da tacize uğruyor ? Siyaset dediklerini şey olmayacakları vaat etmekten ibaret mi ? Neden Türk'lere hala barbar gözüyle bakılıyor ? Özür dilemek çok mu zor ? Bi' ara Ajdar vardı hani nerde ? Neden yabancı ülkelerdeki yarışmaları , reklamları kopyalayıp insanlara sunuyoruz ? Bizim beynimiz yok mu ? Bi' ara BBG yarışması vardı.Ona benzer bir kaç tane daha yarışma yapıldı.Bütün insanları aynı eve toplama çabası neden ? Yaz gelince kadınlar,kızlar neden ne giyeceğini şaşırmış gibi etrafta dolaşıyor ? Neden gardolabına bakıldığında "ne giysem?" diye düşünülüp durulur ? Neden bu ülkede bir kesim çok zenginken diğer kesim çok yoksul ? Neden gençler sesini duyarmaya çalıştığında ya da herhangi bir düşünce ifade edileceği zaman orantısız güç kullanılıyor ? Neden insanlar bu kadar duyarsız , yalancı , sahtekar olmayı seviyor ? Neden eleştiri ile hakaret birbirine çok karıştırılıyor ? Neden Tom&Jerry'i eskisi gibi seyredemiyoruz ? Neden Hugo yayından kalktı ? Neden türk dizilerinin her bölümü milyon saat sürüyor ve özet dedikleri şey aslında bölümün kendisi oluyor ? Neden dizilerde başka senaryolar göremiyoruz ? Bizim neyimiz eksik acaba ? İnsanoğlu neden nankör ? Neden çok istenilen şeyler bazen gerçekleşmez ?Bu sapıkların, katillerin sayısı neden arttı ? Neden öğrenciler koyun gibi her sınava girmek zorunda ? Çok bilen insan neden hep çok susturulan insan olur? Bu ülkenin Aydınları nerede ? Neden kadınlar mağdur olurken seslerini duyurmak için televizyona çıkmak zorunda ?
Aslında daha kafamda birçok soru vardı da.. Siz şimdilik bunları düşüne durun.. =))
Kafamda o kadar çok soru varki anlatamam. Mesela.. Safiye Soyman neden Faik bey ile halen beraber ? Bir insan kendini rezil ettiği halde niye halen o insanı çeker ki ? Sizce bu sevgi mi ? Sanatçılar neden heryerini yaptırma gereği duyuyor ? Aynada bakılınca hortlak görmek moda mı oldu ? Neden hep sevenler terkediliyor ? Aşkın kanunu kim yazmış ? Ya da böyle birşey var mı ? İnsan birinden nefret ederken güzel yanlarını da hatırlarken "ayyyyy.." diyorsa o nefret yalancı mı ? Neden genellikle kızlar, kadınlar hep darp ediliyor ya da tacize uğruyor ? Siyaset dediklerini şey olmayacakları vaat etmekten ibaret mi ? Neden Türk'lere hala barbar gözüyle bakılıyor ? Özür dilemek çok mu zor ? Bi' ara Ajdar vardı hani nerde ? Neden yabancı ülkelerdeki yarışmaları , reklamları kopyalayıp insanlara sunuyoruz ? Bizim beynimiz yok mu ? Bi' ara BBG yarışması vardı.Ona benzer bir kaç tane daha yarışma yapıldı.Bütün insanları aynı eve toplama çabası neden ? Yaz gelince kadınlar,kızlar neden ne giyeceğini şaşırmış gibi etrafta dolaşıyor ? Neden gardolabına bakıldığında "ne giysem?" diye düşünülüp durulur ? Neden bu ülkede bir kesim çok zenginken diğer kesim çok yoksul ? Neden gençler sesini duyarmaya çalıştığında ya da herhangi bir düşünce ifade edileceği zaman orantısız güç kullanılıyor ? Neden insanlar bu kadar duyarsız , yalancı , sahtekar olmayı seviyor ? Neden eleştiri ile hakaret birbirine çok karıştırılıyor ? Neden Tom&Jerry'i eskisi gibi seyredemiyoruz ? Neden Hugo yayından kalktı ? Neden türk dizilerinin her bölümü milyon saat sürüyor ve özet dedikleri şey aslında bölümün kendisi oluyor ? Neden dizilerde başka senaryolar göremiyoruz ? Bizim neyimiz eksik acaba ? İnsanoğlu neden nankör ? Neden çok istenilen şeyler bazen gerçekleşmez ?Bu sapıkların, katillerin sayısı neden arttı ? Neden öğrenciler koyun gibi her sınava girmek zorunda ? Çok bilen insan neden hep çok susturulan insan olur? Bu ülkenin Aydınları nerede ? Neden kadınlar mağdur olurken seslerini duyurmak için televizyona çıkmak zorunda ?
Aslında daha kafamda birçok soru vardı da.. Siz şimdilik bunları düşüne durun.. =))
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Iskelede Yarıs
Hayatta hep bir yarış içerisindeyiz aslında.Zamana karşı yarışıyoruz.Hepsinin dışında bir de iskele de yarış var. Ne diyorum ben ? Hemen açıklıyayım. Geçen Eminönü iskelesinde gemi bekliyorum.(Her zaman olduğu gibi.) Neyse kapılar kapılı geminin gelmesine 15 dakka filan var.Millet doluşmaya başladı.Ve birbirini itmeye başladı.Öne geçme çabası var bizim millette.Bu heryerde var aslında sınavlarda dahi öne geçme çabası , hırsı bürümüş milletin içini.Neyse..
Baktım gemi yanaşıyor.Ben bir köşedeyim bu arada ortada bekleyemiyorum ezilirim filan ne olur ne olmaz. Görevli iyilik olsun diye kapıyı açıp güvenlik bantını taktı. İçeriye hava geldi.Sıcak havada bir serinlik, bir rahatlık yarattı.Yaptığı iyiliğin farkındaydı.Gemi yanaşırken gemideki güvenlik bantlarını daha kaldırmadan sürme iskele koyulmadan adamın teki bantı açtı iskeleye doğru bir sıçrama yaptı.Bunu gören görevli "Napıyorsun hemşerim ? Az bekleseydin yaaa !" der gibi bakıyordu.Ama o öyle bakarken adamın peşinden yarıştaymışçasına arka arkaya sıçrayanlar çok oldu.Bir tane çocuk araya sıkışıyordu az kalsın..
Gemi boşaldı.Tek tük çıkanlar vardı gemiden..Onlarında çıkmasını bekliyorduk ki bizim güvenlik bantını bir çocuk açtı ve gemiye doğru ilerlemeye başladı.Arkasından yine insanlar akın akın ilerlerken görevli amca "Keşke bantı takmasaydım ! Keşke kapıyı açmasaydım!" dercesini milleti şaşkınlık ve kızgınlıkla izliyordu. Ben de gidip gitmemek arasında kalmıştım...
Sahi ben bu milleti anlamıyorum gerçekten.Binerken acele ediyorlar. Sonra inerken acele ediyorlar.Sürekli acele ediyorlar..Hadi sıçrayan amcaları ,kızanları geçtim topuklu ablaları , bastonlu teyzeleri görmelisiniz. Sanki harp çıktı da bir yerden kaçıyorlar gibi itekleye itekleye gidip kalabalığın arasından atlıyorlar , sıçrıyorlar..
Belki hayatta bazı sebepler dolayısıyla yarışırım her türlü amaa..Tek bildiğim şey benim hiç bir zaman iskelede yarışmayacağım..
Baktım gemi yanaşıyor.Ben bir köşedeyim bu arada ortada bekleyemiyorum ezilirim filan ne olur ne olmaz. Görevli iyilik olsun diye kapıyı açıp güvenlik bantını taktı. İçeriye hava geldi.Sıcak havada bir serinlik, bir rahatlık yarattı.Yaptığı iyiliğin farkındaydı.Gemi yanaşırken gemideki güvenlik bantlarını daha kaldırmadan sürme iskele koyulmadan adamın teki bantı açtı iskeleye doğru bir sıçrama yaptı.Bunu gören görevli "Napıyorsun hemşerim ? Az bekleseydin yaaa !" der gibi bakıyordu.Ama o öyle bakarken adamın peşinden yarıştaymışçasına arka arkaya sıçrayanlar çok oldu.Bir tane çocuk araya sıkışıyordu az kalsın..
Gemi boşaldı.Tek tük çıkanlar vardı gemiden..Onlarında çıkmasını bekliyorduk ki bizim güvenlik bantını bir çocuk açtı ve gemiye doğru ilerlemeye başladı.Arkasından yine insanlar akın akın ilerlerken görevli amca "Keşke bantı takmasaydım ! Keşke kapıyı açmasaydım!" dercesini milleti şaşkınlık ve kızgınlıkla izliyordu. Ben de gidip gitmemek arasında kalmıştım...
Sahi ben bu milleti anlamıyorum gerçekten.Binerken acele ediyorlar. Sonra inerken acele ediyorlar.Sürekli acele ediyorlar..Hadi sıçrayan amcaları ,kızanları geçtim topuklu ablaları , bastonlu teyzeleri görmelisiniz. Sanki harp çıktı da bir yerden kaçıyorlar gibi itekleye itekleye gidip kalabalığın arasından atlıyorlar , sıçrıyorlar..
Belki hayatta bazı sebepler dolayısıyla yarışırım her türlü amaa..Tek bildiğim şey benim hiç bir zaman iskelede yarışmayacağım..
9 Mayıs 2011 Pazartesi
Iett Maceraları Vol9854545415151.
Boşuna dememişler "İneklik-etme-taksi-tut." diye.Ama ben her gün o yola taksi tutsam içim sızlar verdiğim paraya .. Her gün yüklü miktarda para vermekten çökerim harbiden.Öğrenci bütçesi bu Sabancı'nın torunu filan da değilim yani.Neyse..
İett ortamına girdiniz mi bilmem ama her insan mutlaka bulunmuştur çok gariptir .Yani kelimelerin kifayetsiz kaldığı zamanlardan biri şuan nereden başlıyacağımı bilemedim.Biraz düşündüm ama galiba buldum . Tamam...
Fizik kurallarının uygulandığı yerdir İett arabaları. Mesela ; İtme-momentum , Isı ve Sıcaklık , Haldeğişimi , Genleşme , Kütle , Hacim , Kuvvet , Moment , Ağırlık Merkezi , İvmeli Hareket , Bağıl Hız , Sürtünme Kuvveti , Eylemsizlik , Enerji Korunumu , Basit Harmonik Hareket, Elektriklenme , Akım-Gerilim-Direnç , Üreteçler , Manyetik Kutuplar ..Bunlar ne diyorsunuz şimdi.Belki bildikleriniz de vardır ama merak etmeyin ben hepsini sizin için düşündüm ve kendimce açıklayacağım . Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim ki lisede fizikten zorlanacağımı bilseydim kesinlikle burnumun dibindeki okula gitmeyip İett ile ulaşabilceğim okulu tercih eder ve fiziği çok iyi kavrardım.
Şimdi sizden düşünmenizi isteyeceğim tek şey; Ağzına kadar dolu , nefes almanın bile zorlaştığı bir İett ortamı. Düşündüyseniz tek tek konuları anlatacağım. Bir fizik hocası kadar olmasa da anladıklarımı anlatmam da fayda buluyorum.
İlk konumuz İtme-Momentum.İtme bildiğiniz üzere bir nesneyi harekete geçirici kuvvet. Momentum ise fiziksel olarak bir nesnenin kütlesi ve hızının çarpımıdır. İett'de tutunuyorsunuz.Yeni binen yolcular sizin yanınızda tutunmak için sizi sağa sola hareket ettirmeyi deniyorlar ve "İtme" uyguluyorlar.Aynı zaman da "İtme" için gerekli olan bir konu da "Kuvvet"tir. Kuvvet kütle çarpı yer çekimi kuvvetidir. Sizi iteleyen kişi size kuvveti sayesinde bir "yerdeğiştirme" uygulatıyordur. Aynı zamanda "Momentum"da devreye girer. Kişinin kütlesi ve geliş hızıyla sallanır ; İtmesi ile yer değiştirirsiniz.
"Moment" Denge demektir.Arabanın yaptığı ani frenlerle eğer boşluktaysanız sağa sola sallanırsız. Bu olayda da "Moment" iş görür.Yani bulunduğunuz "Eylemsizlik" halini korumak isterseniz.Eğer şoför kaptırmış gidiyorsa ve aniden frene basarsa olduğunuz yer de sallanmanız "Eylemsizlik" , eğer kopup İett içinde uçuyorsanız yani aniden harekete geçtiyseniz"İvmeli Hareket" yapmış oluyorsunuz.
"Enerji Korunumu"na geldiğimizde ise otobüs çok kalabalık olduğundan var olan enerjinizi korumak için oturmak istersiniz.Bu kadar basittir. Ama oturamadınız diyelim.Tutacaklardan birine tutundunuz sağınız ve solunuzda sallanacağınız kadar boşluk var ve otobüs sabit hızlanan hareket yapıyor ise "Basit Harmonik Hareket " yaparsınız. Yani sağa ve sola eşit mesafede sallanırsınız.
"Sürtünme Kuvveti" ise yeni binen yolcuların otobüs içindeki yolcuların arasından geçmek için ilerlemeye çalıştığında size temas edip ve size karşı direnip geçmesi sırasında sizin oluşturduğunuz direnme kuvvetidir.
“Akım-Gerilim-Direnç” , “Üreteçler” , “Manyetik Kutuplar”. En sevdiğim konular bunlar. Zevkle açıklıyorum hemen.Otobüste şoförün fazla yolcu aldığı zaman otobüste yolculardan çıkan ve büyüyen küçük şiddetteki konuşma; "Akım" , şoförün ısrarla yolcu alması ile ortamda oluşan olaylarla sinirlerin zıpaması ; "Gerilim"dir."Direnç" ise Direnen ve arsızlık yapan şofördür.Bu olayı ilk başlatan yolcu yani üreten yani akımı ileten “Üreteç “tir. Yolcular arasında anlaşmazlık çıktığında ise pozitif ve negatif düşünen insanların oluşturduğu grup "Manyetik Kutup"tur.
"Isı-Sıcaklı"ğa geldiğimizde ise Otobüste oluşan havasızlık durumuna neden olan “Sıcaklık”tır.Sıcaklığın yükselmesidir.Sıcaklığın yükselmesi ile vücudunuzda meydana gelen ısınma ise "Isı"nın yükselmesindendir.
İşte olaylar bu kadar basit gençler.Neyse "Tükenmez kalem" dediğimiz kalemim tükendi. Ben bi' koşu Bakkal Cengiz amcadan kalem almaya gidiyorum. Beni bekleyin...
25 Nisan 2011 Pazartesi
Geldin mi ?
Çoğumuz farkında olmadan mantıksız cümleler kurabiliyoruz.Eee insanlık hali , olabilir. Ama sürekli kullanmak bir zamandan sonra kasti yapılan birşey mi diye düşündürüyor insanı..
Neden bahsettiğimi anlatayım.Kendi hayatımda çok karşılaşıyorum bilmiyorum belki beni görünce insanların sorası filan geliyordur .Neyse.. Gezme, alışveriş , okul ne olursa olsun dışarı çıktığım vakit dozunu kaçıran biriyim. Kabul ediyorum. Çok yorgun bir hale girerim .Böyle sanki savaştan çıkmışçasına konuşamama zorluğu , saç baş dağınıklığı , yüzümdeki tüm ifadelerin beni terk ettiği kendi değimimle spiritual
mod'da olurum eve döneceğim saatlerde..
Neyse bir gün yine böyle bi' halde minübüsten atladım.Atladım yalnız inmedim dikkatinizi çekerim çünkü bacaklarımı kontrol edemiyordum yürümekten dizkapağımı katlayamıyordum ve atladım.Etrafıma bakıp bizim mahalleye doğru yol almaya başladım.İlk gören Zeynep Yenge ile selamlaştık , konuştuk.Biraz ilerledim Bakkalcı amcayla selamlaştık.Hemen yanında "Dedikoducugiller" yer alıyordu. Görmemezlikten gelmek imkansızdı.Selam vermek zorunda kaldım. Ve selam verip borçlu çıktım diyebilirim."Selam" kelimesinin hemen ardından 984873847837487 tane soru cevaplamış olabilirim. En son "Ben .. Şey .. " diye mırıldanıyordum.Baktım sorular kesilmeyecek "Annem bekliyor.." diye kısa bir cümle kurup topu anneme atıp kaçtım.. Yürüyemeyen ben artık son gücümle koşuyordum.Sonun da kapımıza geldim. Kapıda Feriye Teyze vardı .Hayır bu sefer konuşmamalıydım.Yere bakar pozisyonda merdivenlere doğru hızlı adımlarla yürümeye çalışıyordum ki arkamdan "Dileeeeekk.." diye bir ses duydum.Duymamazlığa verdim. Çok ayıp ettim biliyorum ama Üzgünüm Feriye Teyze gerçekten . Burda yeri gelmişken zamanı değil ama Özürümü de dileyeyim Özür dilerim Feriye Teyze .
Neyse merdivenleri çıktım . Nasıl yaptım bilmiyorum ama tökezleyerekte olsa çıktım ve zile bastım . Annem kapıyı açtı . Her gün olağan birşeydi buraya kadar herşey normaldi.. Annem beklemediğim o soruyu ilk kez sordu . "Aaaaa geldin miii ? "
Cevap verecek halim yoktu verebilseydim "Hayır gelmedim otobüsteyim." gibi bir cevap vermek isterdim. Olmadı be anne. Herkes yapıyordu da sen yapmayacaktın.
Neyse senden sonra zaten milyon kişi aynı soruyu sordu ve seninkini unuttum.Sen benim meleğimsin. Seni seviyorum Sultanım..
Buna benzer daha nice sorular vardır. Sınavdan sonra kağıdını hocaya uzatırsın hoca "Bitti mi ?" diye sorar filan.Sanırım ben bu sorulardan kurtulamayacağım.. Bunu anladım.
Size iyi dileklerde bulunayım Ve yazımı sonlandırayım.Umarım böyle sorularla karşılaşmazsınız.Umarım dedikoducugiller sizi yakalamazzz...
Neden bahsettiğimi anlatayım.Kendi hayatımda çok karşılaşıyorum bilmiyorum belki beni görünce insanların sorası filan geliyordur .Neyse.. Gezme, alışveriş , okul ne olursa olsun dışarı çıktığım vakit dozunu kaçıran biriyim. Kabul ediyorum. Çok yorgun bir hale girerim .Böyle sanki savaştan çıkmışçasına konuşamama zorluğu , saç baş dağınıklığı , yüzümdeki tüm ifadelerin beni terk ettiği kendi değimimle spiritual
mod'da olurum eve döneceğim saatlerde..
Neyse bir gün yine böyle bi' halde minübüsten atladım.Atladım yalnız inmedim dikkatinizi çekerim çünkü bacaklarımı kontrol edemiyordum yürümekten dizkapağımı katlayamıyordum ve atladım.Etrafıma bakıp bizim mahalleye doğru yol almaya başladım.İlk gören Zeynep Yenge ile selamlaştık , konuştuk.Biraz ilerledim Bakkalcı amcayla selamlaştık.Hemen yanında "Dedikoducugiller" yer alıyordu. Görmemezlikten gelmek imkansızdı.Selam vermek zorunda kaldım. Ve selam verip borçlu çıktım diyebilirim."Selam" kelimesinin hemen ardından 984873847837487 tane soru cevaplamış olabilirim. En son "Ben .. Şey .. " diye mırıldanıyordum.Baktım sorular kesilmeyecek "Annem bekliyor.." diye kısa bir cümle kurup topu anneme atıp kaçtım.. Yürüyemeyen ben artık son gücümle koşuyordum.Sonun da kapımıza geldim. Kapıda Feriye Teyze vardı .Hayır bu sefer konuşmamalıydım.Yere bakar pozisyonda merdivenlere doğru hızlı adımlarla yürümeye çalışıyordum ki arkamdan "Dileeeeekk.." diye bir ses duydum.Duymamazlığa verdim. Çok ayıp ettim biliyorum ama Üzgünüm Feriye Teyze gerçekten . Burda yeri gelmişken zamanı değil ama Özürümü de dileyeyim Özür dilerim Feriye Teyze .
Neyse merdivenleri çıktım . Nasıl yaptım bilmiyorum ama tökezleyerekte olsa çıktım ve zile bastım . Annem kapıyı açtı . Her gün olağan birşeydi buraya kadar herşey normaldi.. Annem beklemediğim o soruyu ilk kez sordu . "Aaaaa geldin miii ? "
Cevap verecek halim yoktu verebilseydim "Hayır gelmedim otobüsteyim." gibi bir cevap vermek isterdim. Olmadı be anne. Herkes yapıyordu da sen yapmayacaktın.
Neyse senden sonra zaten milyon kişi aynı soruyu sordu ve seninkini unuttum.Sen benim meleğimsin. Seni seviyorum Sultanım..
Buna benzer daha nice sorular vardır. Sınavdan sonra kağıdını hocaya uzatırsın hoca "Bitti mi ?" diye sorar filan.Sanırım ben bu sorulardan kurtulamayacağım.. Bunu anladım.
Size iyi dileklerde bulunayım Ve yazımı sonlandırayım.Umarım böyle sorularla karşılaşmazsınız.Umarım dedikoducugiller sizi yakalamazzz...
7 Nisan 2011 Perşembe
Bilmem
Bazı insanlar "bilmiyorum" kelimesini kullanmayı alışkanlık haline getirip kelimeyi yaşlandırıyorlar yahu.
Geçenler de bir sosyal paylaşım sitesinde soru sorunlara sık sık "bilmem" cevabını veren kıza rastladım. Hatun kafayı takmış "Bilmiyorum" , "Bilmem." Ne biliyorsun ki diye soracaktım "Neyse hacı takılma" dedim kendi kendime .. Hayır sanki o hesabı ona zorla açtırmışlar da cevap vermek istemediğini belli etmek için ya da kendince gizemini korumak için de olabilir her neyse sürekli tekrar ediyor.Sıkıcı ve salakça olan davranışlarının ona bir tılsım katıığını düşünüyor büyük ihtimalle.. "Bilmemci Kız" acıdım sana ama bence hemen kapatmalısın o hesabını.Neyse..
Genel de bu gibi ifadeler zor durumların imdadına koşan superman tarzı kelimelerdir.Ben fazla kullanmamaya gayret gösteren nadir insanlardanım herhalde. Çok bildiğimden değil yani "Hayır" diyebiliyorum bu yüzden.Ard arda gelen "Bilmem"'lerin bir nedeni olduğunu düşünüyorum. Yoksa insan bu kadar şey bilmeden yaşayamaz yani yaşamamalı.
Ben bu yazıyı neden yazdım ? Bilmem. Bugünlük "Bilmem" sınırımı doldurdum. Haydi Hoşçakalın , Bilmem'siz kalın..
Geçenler de bir sosyal paylaşım sitesinde soru sorunlara sık sık "bilmem" cevabını veren kıza rastladım. Hatun kafayı takmış "Bilmiyorum" , "Bilmem." Ne biliyorsun ki diye soracaktım "Neyse hacı takılma" dedim kendi kendime .. Hayır sanki o hesabı ona zorla açtırmışlar da cevap vermek istemediğini belli etmek için ya da kendince gizemini korumak için de olabilir her neyse sürekli tekrar ediyor.Sıkıcı ve salakça olan davranışlarının ona bir tılsım katıığını düşünüyor büyük ihtimalle.. "Bilmemci Kız" acıdım sana ama bence hemen kapatmalısın o hesabını.Neyse..
Genel de bu gibi ifadeler zor durumların imdadına koşan superman tarzı kelimelerdir.Ben fazla kullanmamaya gayret gösteren nadir insanlardanım herhalde. Çok bildiğimden değil yani "Hayır" diyebiliyorum bu yüzden.Ard arda gelen "Bilmem"'lerin bir nedeni olduğunu düşünüyorum. Yoksa insan bu kadar şey bilmeden yaşayamaz yani yaşamamalı.
Ben bu yazıyı neden yazdım ? Bilmem. Bugünlük "Bilmem" sınırımı doldurdum. Haydi Hoşçakalın , Bilmem'siz kalın..
12 Mart 2011 Cumartesi
Hoyratlık Sebepleri
Geçen günlerde Teoman'ın şarkısını dinliyorken "Hayat hoyrat bu zamanda .." diye bir cümlesine takıldım. Herzaman olmasa da hayatın hoyratlıkları var diye düşündüm. Yanılıyor muyum ?
En basitinden bakalım . Kendi yaşamımdaki hoyratlıklar belki kimine göre hiçbirşey ama bana göre çokşey..Mesela meselaaa.. Tam vapur saatinde İett'den indiğimi farketmem , ya da vapuru 2 dakikayla kaçırmam ya da iett'yi kapımın önünden geçip giderken arkasından bakakalmam .. Belki size göre hiçbirşey ama dediğim gibi bunlar benim için çok yorucu ve herzaman olağan şeyler..
Bunun dışında bi' de insanlar var tabi.Çevreden de hoyratlık etkisi yaratanlar..Ben de istemeden kırmış , yıpratmış olabilirim ama istemedendir yanii.. Çevremdekilerin çoğunu suçlayamam bu konuda ama zamanında beni kırmış olanlar var hatta hiç konuşmadıklarım ve konuşmayacaklarım da ..Hala konuştuklarım.. Kinci biri değilim ama yerine göre hak edene hak edildiği gibi davranılması gerektiğini unutmam. Bunu yapmak mutluluk mu veriyor ? Hayır. Mecburiyetten.Fırsat felan da kollamıyorum. Ama çok çabuk kırılan biriyim.Bunu da kabul ediyorum.
Hayatta beni yoran ve kimi zaman affedemeyeceğim hoyratlıklar iki yüzlülük, iftira , yalan , nispet , çıkar ilişkileri ..Bunlar çağımızın da sık kullanılanları değil mi ? Maalesef.. Bazen yakaladığım halde söylemeye utanıyorum.. Yaa vallahi 'Utanıyorum! ' . İnsan yapmadığı şeyden utanırmı ? Utanıyorum söylemeye ama yapanlar da nasıl bir yüz var ki ..Bunu da merak ediyorum.
Dedim ya belki benimkiler kimi insanlara göre iğne ucu kadar küçük gözükebilir.. Şunu da düşünmüyor değilim..Bana yorucu gelen bu hayat bir başkasının hayali olabilir.Olabilir tabi. Sokakta yatanlar , kimsesizler , hapishanedekiler ..
İşin özü aslında Hayatı seviyorum tüm hoyratlığınaa rağmen... Seviyorum keratayı be.Tabi bu sevginin altında benim de payım var . Amaç edindiklerime engel tanımamam , emin adımlarla ilerlemem ve zaten var olan yaşamaa sebeplerimm..Bu yazımı sonlandırırken sürekli düşündüğüm o kilit cümleyi sizin de unutmamanızı istiyorum.
En basitinden bakalım . Kendi yaşamımdaki hoyratlıklar belki kimine göre hiçbirşey ama bana göre çokşey..Mesela meselaaa.. Tam vapur saatinde İett'den indiğimi farketmem , ya da vapuru 2 dakikayla kaçırmam ya da iett'yi kapımın önünden geçip giderken arkasından bakakalmam .. Belki size göre hiçbirşey ama dediğim gibi bunlar benim için çok yorucu ve herzaman olağan şeyler..
Bunun dışında bi' de insanlar var tabi.Çevreden de hoyratlık etkisi yaratanlar..Ben de istemeden kırmış , yıpratmış olabilirim ama istemedendir yanii.. Çevremdekilerin çoğunu suçlayamam bu konuda ama zamanında beni kırmış olanlar var hatta hiç konuşmadıklarım ve konuşmayacaklarım da ..Hala konuştuklarım.. Kinci biri değilim ama yerine göre hak edene hak edildiği gibi davranılması gerektiğini unutmam. Bunu yapmak mutluluk mu veriyor ? Hayır. Mecburiyetten.Fırsat felan da kollamıyorum. Ama çok çabuk kırılan biriyim.Bunu da kabul ediyorum.
Hayatta beni yoran ve kimi zaman affedemeyeceğim hoyratlıklar iki yüzlülük, iftira , yalan , nispet , çıkar ilişkileri ..Bunlar çağımızın da sık kullanılanları değil mi ? Maalesef.. Bazen yakaladığım halde söylemeye utanıyorum.. Yaa vallahi 'Utanıyorum! ' . İnsan yapmadığı şeyden utanırmı ? Utanıyorum söylemeye ama yapanlar da nasıl bir yüz var ki ..Bunu da merak ediyorum.
Dedim ya belki benimkiler kimi insanlara göre iğne ucu kadar küçük gözükebilir.. Şunu da düşünmüyor değilim..Bana yorucu gelen bu hayat bir başkasının hayali olabilir.Olabilir tabi. Sokakta yatanlar , kimsesizler , hapishanedekiler ..
İşin özü aslında Hayatı seviyorum tüm hoyratlığınaa rağmen... Seviyorum keratayı be.Tabi bu sevginin altında benim de payım var . Amaç edindiklerime engel tanımamam , emin adımlarla ilerlemem ve zaten var olan yaşamaa sebeplerimm..Bu yazımı sonlandırırken sürekli düşündüğüm o kilit cümleyi sizin de unutmamanızı istiyorum.
Size hoyrat gelen bu hayat bir başkasının hayali olabilir !
Bu şarkıyı da yazarken dinledim.. İlhami'm benim yaa..İyi dinlemeler ! :)
6 Mart 2011 Pazar
Eziklik :)
Eğer biri sizin üzerinizden rant yapmaya çalışıyor ise bırakın saçmalasın. Size ulaşamadığı ya da ulaşamayacağını anladığı içindir bu çabası. Sonuç alamayacağı bir çabayı gösteren de ancak ve ancak ezikliğiyle kalır.Bilmez ki sizin yüzünüz de yapabildiği sadece küçümsenmeyi anlatan bir küçük tebessümdür.
12.02.11
DilekNurCelik
Engelleri Kaldırın !
Hayati zorlastiran insanlardir. Halbu ki Engel koymadan yasamakta elindedir insanin. O neder bu napar, acabaa diye yasarsaniz, saclariniza aklar dustugu zaman uzaktan baktiginiz bir sevdiginiz , unutamadiginiz hayalleriniz ve artik sonunun gelmesini beklediginiz bir hayatiniz olabilir. :))
170211.0028
DilekNurCelik
Mutluluk
Cevresinde mutlu olmasina sebep bi'suru sevenleri varken neden tek bir kisi yuzunden mutsuz olmayi secer ki insan ?
Hep "Ben " deyin demiyorum ama yeri ve zamanı geldiğinde demeniz gerektiğini söylüyorum. Üzülen tarafta olmak istemezseniz eğer bencilliğinizin yerini iyi kestirmelisiniz.
"Hayat" güzel "Hayat" yaşamaya değer.Hiçbirşey için ise tasalanmaya , sızlanmaya , ağlamaya değmez.
Hele ki hayatta olması en büyük sans ve sukur sebebiyken..Neden göremez insan ? Nasıl küçük ayrıntıları büyüterek kendini üzmeyi başarır?
Sanırım sorunun başlangıcı kendine verdiği değerin farkında olmadan kendisine vereceğinden fazla değeri başkasına yüklemesindedir.Herşeyi onun üstüne kurmasındadır. Onsuz hiçbirşey düşünememesindedir.Halbu ki hayatta öncelik her zaman kendinizde olmalıdır. Eğer bunun adı bencillikse ,insan bazen bencil olmalıdır. Yaşam bunu gerektirir. Eğer yaşamın gerektirdiğinin tersini yaparsanız üzülen siz olursunuz.Hep "Ben " deyin demiyorum ama yeri ve zamanı geldiğinde demeniz gerektiğini söylüyorum. Üzülen tarafta olmak istemezseniz eğer bencilliğinizin yerini iyi kestirmelisiniz.
"Hayat" güzel "Hayat" yaşamaya değer.Hiçbirşey için ise tasalanmaya , sızlanmaya , ağlamaya değmez.
Tek bir kisi yuzunden mutsuzlugu kendine yakistiranlar 'sizi anlamiyorum'. Anlamiyorum cunku ; Sizi bu duruma duserenler sizi sizin kadar dusunseydi , deger verseydi mutsuz olmazdiniz degil mi ? Neymis demek ki 'Kendinizden baska kimseye haddinden fazla deger vermeyin !
240211'DNC'0030
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)